Thursday, July 16, 2009

Sosyal medya, boşol boşol boşol!

İlişkiler değişken şeyler... Yani tamamen atıyorum ama bir ilişkinin 1. günüyle 1501. günü aynı değil. kendi içlerinde bir döngüleri var tabii.

Bunu mesela kısaca ve gayet klişece özetlemek gerekirse:

- flört: heyecan dorukta, arayacak mı aramayacak mı fazı, nasıl biri tam bilemediğin, biraz meçhul, gizemli dönem

- cicim ayları: heyecan tam gaz, yavaş yavaş tanımaya çalışma, sorular, sürekli birlikte olmak istemeler, gizem azalsa da hala devam etmekte, kavga pek yok, bir alttan almalar filan

- oturtma dönemi: heyecan inişte, tanıma çabaları tam gaz. kavgalar da ufaktan başlamış gibi. cinsel hayat rutine bağlamak üzere, ilişkimiz oturmakta. beraber geçirilen zamanlar güzel de, arada arkadaşlarla mı takılsak ayrı ayrı?

- post-oturtma dönemi: tamam artık iyice normalize olduk,kavgamızı da ağız tadıyla edelim öyle ya. gösterilen özen azalır, erkekler traşsız, kadınlar makyajsız, sık sık kız kıza ya da erkek erkeğe çıkmalar. sokaktan güzel bi kadın / erkek mi geçti ney?

- acaba dönemi: kritik bir dönem, ilişkide dönüm noktalarının başlangıcı, acaba sorusunun bir lanet gibi yükselişi, kavgaların artışı. sokaktan birden fazla güzel kadın / adam mı geçti ney? üstelik şu sağdaki de gülümsüyor galiba.

- ortalık toz duman dönemi: mutsuzluk başladı, aşk inişte, heyecan bitti, kavgalar desen son sürat. güzel kızlar / adamlar sokaktan geçmiyor, biz o sokağa gidiyoruz.

- son nokta: eh bu da ya ayrılık ya evliliktir zaten. her halukarda kavgaların bitişi, bir sukunet, bir tevekkül diyebiliriz kendisine. iki opsiyon var, sokağa saldıray abi misali saldırmak ya da amaaan geçiyorlar da bana mı geçiyorlr boşvermişliği.



şimdi bunlar klişe de olsa bildiğimiz şeyler. benim varmak istediğim nokta ise bu ilişki fazlarının sosyal medya ile olan benzerliği.

misal bakınız, tamamen atıyorum, ben. her tür sosyal medya ile bu dönemeçlerden geçtim.

mirc vardı, cicim ayı iyiydi, başka bir şey yapamazdım, sabah akşam chat'teydim, hep onunla olmak isterdim. sonra tanıma evresinde, tanıdık, yürümedi.

feysbuk? benim için evlilikle sonuçlandı. o tevekkül içerisindeyim kendisine karşı. işten eve gelir gibi, her akşam uğruyorum oraya. ama bir özen, bir çabam yok artık. üstelik de kendisini mütemadiyen aldatmaktayım, hayır bi de utanmadan, o da bunu biliyor, kabullendi artık, aldattığım sitelere link veriyor filan.

twitter desen, elektriğimiz tutmadı, flörtü geçemedik.

ekşi sözlük, espriliydi, komikti eskiden, güzeldi. hala arkadaşız ama ilişkimiz bitti, yürümedi. sinirlenince çok agresifleşiyordu çünkü kendisi.

yutub hayatımın aşkıydı, cicim aylarında, aileler bizi ayırınca tadı damağımda kaldı, içimde bir ukte oldu. kavuşamazsın adı sevda olur derler ya, ahan da o işte, yerini hiçbir site dolduramadı, eskimedi hiç.

linkedin bana göre fazla corporate animal kaçtı, hani yakışıklı diye bir iki denedim ama ı-ıh, elektrik yok, yürümedi. öyle sıkıcı bir deyt oldu kaldı.

blogger ve wordpress var bi de. onlarla mantık evliliği yaptım. kurcalamıyorum fazla, onlar da bana bulaşmıyor. işimi görüyorlar. toplum içinde mutlu bir insan tiplemesi çizmeme yardımcı oluyorlar. bi problemimiz yok, böyle devam eder bu iş, eğer ki a.o bizi ayırmaya yeltenmezse.

friendfeed? hmmm... kendisi hala devam eden ve sanırım en uzun ilişkim. seviyeli bir beraberliğimiz vardı başlarda. hele hele ilk başlarda, bi heyecan filan... sürekli oradaydım, pozitivite akıyordu üstümden. aman kavgalara girmeyeyim, aman alttan alayım, aman herkese abone olayım, herkesi seveyim gibi bir moddaydım. oturtma dönemi de iyiydi, birbirimizi besliyorduk, yeni şeyler öğretiyorduk filan. ama sonra ne oldu, yavaş yavaş batmaya başladı ff. ufaktan bir acabalar, bi fenalık basmalar...

şu anda nerde miyim? bence şu an gözümün açıldığı, başka arayışların başladığı, çiftler terapisi sezonundayım. biraz ara mı versek ne modundayım. ortalık toz duman dönemindeyim. ne imlama dikkat ediyorum, ne kavga etmemeye, ne bişey. tahammülsüzlük başladı karşılıklı, en ufak laftan cıngar çıkabiliyor. yok sigaran batıyor bana, yok karıya kıza bakman batıyor, yok bilmem ne... henüz o boşvermişliğe de erişemediğimden sinirlerimi yerinden zıplatıyor, üzüyor beni ff. zerre kadar güvenim yok kendisine. sevmiyorum da artık, onu da biliyorum ama vazgeçemiyorum henüz, yemiyor. sonumuzun iyi olmayacağını biliyorum da ayrılığı geciktiriyorum işte. benden daha uzun süredir kendisiyle birlikte olan fırat'cığım ise "eeeh yeter be" diyip, boşadı bile ff'yi. sanki benim için de o nokta geliyor gibi...



ff'den ayrılınca ne gelecek, henüz bir adayım yok. boşta mı kalacağım yani? belki de. belki de bu bağımlı, kangren olmuş ilişkiden kurtulmak için kesip atmak, bir süre kafa dinlemek en iyisi. ama işte her bağımlılık bir kaçış aslında, bizlerin de kaçtığı bir şeyler var ki bu bokluğa rağmen buralardayız hala.

haa ama ff, tüm bunları anlayacak duyarlılığa ve empati yeteneğine sahip mi, değil. bu insanların bir takım sıkıntıları, sorunları var, der mi? demez. seni ağlatana kadar ağzına sıçar mı, sıçar, bundan da garip bir haz alır mı, alır. varsa yoksa kavga, varsa yoksa aşağılama. üstelik arkadaşlarını bile sana karşı doldurur, sana karşı çevirir. senin o kaçmak istediğin şeye dönüşür işte ff de. kaçmak istediğin şeye, hayatın ta kendisine.

sanalı da gerçeği de aynı bok be fıratcım, ne yapacaksın.

No comments: